Meme Büyütme Nedir?

Geçmişten beri tüm dünyada kadın denildiğinde akla annelik ve doğurganlık gelmektedir. Bu özelliklerin en belirgin sembolü olan organlar da memelerdir. İdeal büyüklükteki memeler aynı zamanda kadınların çekici, güzel ve özgüvenli görünmesini sağlar ve pek çok küçük memeli kadın eşine, arkadaşlarına, ailesine veya doktoruna memeleri küçük olduğu için kendisini bir kadın olarak yeterli hissetmediğini, özgüven kaybı nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını belirtmiştir. Memelerin ergenlikten itibaren tek veya çift taraflı az gelişmiş olabilmesinin yanında, kilo alıp vermelere, hamileliğe bağlı olarak büyüklük ve dirliğini kaybetmesi, asimetrik veya “tüberöz meme” denilen şeklinin bozuk olması durumları da söz konusudur.

Her kadın kendisini güzel hissetmek ister ve tarih boyunca memelerini büyültüp güzelleştirebilmek için cam küreciklerden, hayvan kıkırdakları, lastik ve sıvı silikonlara kadar çeşit çeşit maddeyi sonu hüsranla bitse de bu amaç uğruna kullanmayı denemişlerdir. İlk silikon içeren sağlıklı sonuç veren meme protezleri (implantları) Dr. Frank Gerow ve Dr. Thomas Cronin in yardımı ile 1961 yılında Dow Corning firması tarafından geliştirilmiş ve ilk meme protezi 1962 yılında Amerika’da yerleştirilmiştir. O zamandan günümüze silikon meme protezleri de teknolojik gelişmelere ayak uydurarak daha doğal görünme ve hissedilme yönünde değişimlere uğramıştır ve meme protezi ameliyatları en çok uygulanan ameliyatlardan biri haline gelmiştir. Meme hacmini arttırmak için son zamanlarda kullanılmaya başlanan bir diğer yöntem vücudun başka bölgelerinden yağ alınarak memeye enjekte edilmesi metodudur. Bu yöntemin avantaj, dezavantajlarını ve size uygulanabilirliği konusunu bir plastik cerrahla görüşmeniz gerekir. İnternette okuduğunuz her ameliyat metodu size uygun olmayabilir.

Günümüzde memelere hacim kazandırmak için en çok uygulanan metot meme protezi yerleştirilmesidir. Plastik cerrahlar tarafından ideal meme diye bir kavram ve bazı rakamlar belirlenmesine rağmen herkesin güzellik anlayışı aynı olmayabilir ve hastaların yaş, boy, kilo, göğüs kafesi çevresi, kalça genişliği, cildinin durumu ve beklentilerine bağlı olarak aynı boy ve model protezle mutlu olamayabileceklerini kabul etmek gerekir. Bu çeşitlilik ihtiyacı nedenle silikon protezler damla (anatomik) ve yuvarlak olmak üzere iki şekilde tasarlanmıştır. Yüzeyleri, çapları, büyüklükleri ve projeksiyonları (yükseklikleri) farklı olan yüzlerce çeşit silikon üretilmiştir. Yuvarlak silikonlar dekolte bölgesinde daha dolgun bir görüntü oluşmasına neden olurken damla silikonlar daha yumuşak ve doğal geçişli bir sonuç ortaya çıkarır. Memesinin istediği boyuttan küçük veya asimetrik olduğunu düşünen ve ameliyata karar vermiş olan bir kadın mutlaka bir plastik cerrahla görüşerek kendisine yakışacak boyut ve şeklin ne olduğuna, hangi bölgeden kesi yapılacağına, protezin hangi alana yerleştirileceğine hekimiyle birlikte karar vermelidir.

 

web21

Silikon protezler; meme dokusu ve fasyası altına, meme dokusu altına fasya üstüne, meme dokusu altındaki kas (pektoral kas) altına veya son zamanlarda dual plan olarak adlandırılan üst kısmı kas altı alt kısmı kas üstü olmak üzere 4 farklı plana yerleştirilebilmektedir. Her planın kendine göre avantaj ya da dezavantajları olabilir. Protezin hangi plana koyulacağına hastanın muayenesine ve isteklerine, cerrahın bilgisine, tecrübesine ve tercihine göre ortak karar verilmesi gerekir.

Protezler en sık meme başından ve meme altı katlantısından (inframammarian sulkus) 4-5 santimetrelik bir kesi yapılarak yerleştirilirler. Koltuk altından ve göbek deliğinden girilerek protezlerin yerleştirilmesi de söz konusudur fakat bunun için endoskopik yaklaşım gerekir ve bu yöntemle, içi serumla şişirilebilen silkonların kılıfı yerleştirilebilir. İçi sonradan serumla şişirilebilen silikonların da bazı dezavantajları mevcuttur. Meme başı veya meme altı katlantısındaki izler genellikle zamanla solar ve ancak çok dikkatle bakıldığında görülebilir.

Meme protezleri meme dokusunun altına yerleştirildiği ve meme dokusunu bozmadığı için süt vermeye engel olmaz. Ameliyatın akabinde hamilelik planınız varsa, hamilelik süreci meme şekli ve hacmini öngörülemeyen bir biçimde değiştirebileceği ve meme büyütme ameliyatının sonuçlarını etkileyebileceği için cerrahınız bu ameliyatı bir süreliğine ertelemeyi önerebilir. Aynı şekilde, doğum sonrası emzirme dönemi yeni bitmiş bir bayanın da süt bezleri daha küçülmediği ve bu durum ameliyat sonrası çeşitli komplikasyonlara yol açabileceği için ameliyatın emzirme süreci bittikten 1 yıl kadar sonra yapılması gerektiği kanaatindeyim.

Silikon protezlerin bugüne dek herhangi bir kanserojen, immünolojik veya romatizmal hastalığa yol açtığı saptanmamıştır. Günümüzde güvenle kullanılmaktadır. Meme protezinin varlığı genellikle mammografi çekimlerine engel olmaz, zaten en ufak tereddütte ek görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Ailenizde meme kanseri olsun olmasın, meme ameliyatlarından önce; yaşınız 40’ın altındaysa meme ultrasonu, 40’ın üstündeyse meme ultrasonu ve mammografi yaptırmanız gerekir.

Meme büyütme ameliyatı genel anestezi altında 1-1,5 saatte yapılabilen bir ameliyattır. Protez kas altı plana yerleştirilmişse kas üstü plana göre daha çok ağrı hissedilir. Bu nedenle 1 gece hastanede yatmanız gerekebilir. Kas üstü plan tercih edilmişse ağrı oldukça az olacağı için aynı gün taburcu olunabilir. Dren (içeride biriken kanı dışarı taşıyan silikon boru) yerleştirilmesi cerrahınızın tercihine ve ameliyatın gidişine bağlı olan bir durumdur. Eğer dren yerleştirilmişse genellikle 1-2 gün içinde drenler çekilir. Protez kas altı plana yerleştirildiğinde ağrı daha fazla olduğu için kol hareketleri bu hastalarda biraz daha ağrılı olup 4-5 gün kadar hareket kısıtlamasına neden olabilir. Dikişler eriyen dikiş olduğu için alınmasına gerek olmaz. Ameliyattan sonra 1 ay boyunca sporcu sütyeni benzeri bir sütyen kullanılması önerilir.

Protezin koyulduğu yer ve kişisel özelliklere göre 3-7 gün civarında işe dönülebilir. Kolların kullanıldığı ağır sporlara 2 ay sonra, daha hafif sporlara 3-4 hafta sonra başlanabilir.

Erken dönemde karşılaşılabilecek riskler her türlü cerrahi işlemde karşılaşılabilecek problemler olan kanama, enfeksiyon ve yarada açılma şeklinde özetlenebilir. Geç dönemde oluşabilecek en sevimsiz reaksiyon protez etrafında kapsül gelişmesidir. Aslında bu reaksiyon vücudun her türlü yabancı cisme verebileceği normal bir cevaptır. Protez de bir yabancı cisim olduğu için vücut bu protezin çevresinde bağ dokusundan bir zar (kapsül) oluşturur. Bu kapsül genellikle ince olduğu için bir problem oluşturmaz. Nadiren kalınlaşıp sertlik, bazen de ağrı yapabilir. Gelişen teknoloji sayesinde pürtüklü yüzeyli silikonların kullanıma girmesiyle, protezlerin kas arkası veya dual plana yerleştirilmesiyle sıkıntı yaratan kapsül oluşma oranı yüzde 5’lere kadar düşmüştür. Bu durumun önüne geçmek için hastaya ameliyat sonrasında çeşitli masajlar da önerilebilir. Tüm önlemlere rağmen sert ve memede deformite yaratan bir kapsül oluştuysa, bu kapsülün ameliyat ile müdahale edilmesi gerekebilir.